11 ay önce
Aaron Swartz, 8 Kasım 1986’da Chicago’da doğdu. Küçüklüğünden beri de ailesini şaşırtmayı başardı. Diğer çocukların aksine o, parkta salıncakta sallanmaktan ya da top oynamaktan zevk almıyordu. Küçüklüğünden beri tek eğlencesi vardı. Babasının masaüstü bilgisayarından programlama yapmak.
Küçük Swartz, 3 yaşındayken kendi çabalarıyla okuma ve yazmayı sökmüştü. Kardeşi Noah Swartz’ın söylediğine göre Aaron, programlamayla yapacaklarının sınırının olmadığı fikrindeydi. Bu yüzden bilgisayar başında geçirdiği saatlerden zevk alıyor ve kod yazmaktan asla sıkılmıyordu.
Sadece 12 yaşındayken Aaron Swartz, bugün kullandığımız Vikipedi’nin ilham kaynağı ve atası olan TheInfo adlı siteyi tek başına kodladı. Vikipedi ile aynı mantıkta çalışan siteye giren kullanıcılar, bilgili olduğu konu hakkında bilgilendirici yazılar yazıyordu. Yine başka kullanıcılar da öğrenmek istedikleri konuyu bu siteden öğrenebiliyordu. Bu site küçük Aaron Swartz’a Cambridge ArsDigita ödülünü kazandırdı.
13 yaşında internet besleme teknolojisi olan RSS üzerine çalışmaya başladı. Swartz, aynı teknoloji üzerinde çalışan bir ekibe dahil oldu. 1 yıl gibi kısa bir süre zarfında ekibin en önemli üyesi olmuştu bile. 1 yıllık iş arkadaşlarını merak eden ekip, tanışmak için Aaron Swartz’ı yüz yüze görüşmeye çağırdı. Ancak hiç beklemedikleri bir yanıt aldılar.
Aaron Swartz 14 yaşına yeni girdiğini ve annesinin izin vereceğini sanmadığını söyledi. Bu cevap üstüne şok olan ekip Aaron Swartz’ı daha fazla merak etti ve ailesiyle görüşerek onu San Francisco’ya çağırdı.
San Francisco’ya gittikten sonra Aaron Swartz’ın yazılım kariyeri resmi olarak başlamıştı. Telif hakları konusu Aaron Swartz’ın canını fazlaca sıkıyordu. O, bilginin herkes tarafından erişilebilir olmasını savunuyordu.
Zaten, çalıştığı şirket Creative Commons, eser sahiplerinin kullanıcılara daha fazla hak tanımasını sağlayan bir kuruluştu. Bu yüzden şirket, kendisi için biçilmiş bir kaftandı adeta.
18 yaşında Stanford Üniversitesi’ne kabul edilen Aaron Swartz, lise için ne düşünüyorsa üniversite için de aynı fikre sahipti. Mevcut eğitim sisteminin geviş getirmeye benzediğini ve öğrenme sürecini yavaşlattığını düşünüyordu. Stanford Üniversitesi’nde sosyoloji okuyordu. Ancak, bu düşüncelerden dolayı 1 yıl bile geçmeden üniversiteyi bıraktı.
Ona göre okul vakit kaybıydı. Öğretmenlerin otoriter ve kontrolcü davrandıklarını ama onların da ne yaptığını bilmediğini söylüyordu. Ödevlerin veriliş amacının olmadığından bahsediyordu.
Aaron Swartz’ın okulu bırakmasının bir nedeni daha vardı; özenle çalıştığı projelerine daha fazla zaman ayırabilmek. Bu projelerden birini bugün hepimiz biliyoruz. Dünyada en fazla kullanılan forum sitesi Reddit. Stanford’ı bıraktıktan sonra Steve Huffman ve Alexis Ohanian tarafından kurulan Reddit projesi üzerinde çalışmaya başladı.
Stanford’da geçirdiği 1 yılın sonundaki yaz aylarında, Y Combinator isimli şirkette bir girişimcilik programına başvurdu. Bu program dahilinde Infogami adında bir startupta çalışmaya başladı. Daha sonra Infogami, yaşadığı sıkıntılar sonucunda Reddit ile birleşti ve Swartz da tam zamanlı olarak Reddit’e geçiş yaptı.
Kurulduğu andan itibaren devasa kullanıcı sayılarına ulaşan Reddit, internet şirketlerinin de bir anda ilgi odağı haline geldi. Reddit ömrünün 1. yılını henüz tamamlamışken astronomik bir rakam karşılığında Conde Nast’a satıldı.
Reddit’in satılışı ile Conde Nast’a çalışmaya giden Aaron Swartz, burada da tutunamadı. Aaron, her sabah erken uyanıp, kravat takıp işe gitmekten hoşlanmıyordu. Uzunca bir süre işe gitmedikten sonra bu şirketten kovuldu. Ancak Aaron Swartz, bunların hiçbirini umursamıyordu. Onun tek bir isteği vardı. Halkın, açık kaynak kodlu bilgiye erişimini artırmak.
Üniversitelerin bilgi kaynaklarının halktan saklanmasına fazlasıyla sinirleniyordu. Bu yüzden, bu konuda çalışmalar yapmaya başladı. Fakat, internetin öz evladı dahi Aaron Swartz’ın sonunu getiren de bu olacaktı.
Aaron Swartz, Tim Berners Lee’nin büyük hayranıydı. Tim Berners Lee, onun gözünde adeta bir kahraman ve idoldü. Çünkü, parayla satsa milyar dolarlar kazanabileceği hizmetini ücretsiz sunarak binlerce insanın bilgiye erişimini kolaylaştırmıştı. Aaron Swartz da bu olaydan hayranlıkla kendi projesini geliştirmeye başladı.
Aaron’un projesinin adı OpenLibrary idi. Siteden çok bir veri tabanıydı aslında. Bu site, bütün kitapların bulunduğu bir kütüphaneden eserlerin incelemelerine, bilgilerine ve genel içeriklerine kadar birçok ayrıntıyı halka sunuyordu.
Swartz, Amerika’daki yüzbinlerce kitabı, insanlara kolay bir şekilde ulaşılabilir yapmaya çabaladı. Tüm insanları bilgiye daha rahat erişebilir hale getirmek için kurmuştu bu siteyi. Ancak Aaron, bunun yeterli olmadığının farkındaydı. O yüzden de, hükümete göre, fazla ileriye gitti ve başını belaya soktu.
PACER, Amerika’daki insanların mahkeme kayıtlarını tutan devlete ait bir veritabanı. İnsanların her bir mahkeme kaydına ulaşmak için ödemesi gereken ücret ise 10 cent. Ancak, bu küçük görünen rakama rağmen Amerika’nın sadece bir yılda PACER veritabanından kazandığı para 120 milyon dolar.
Aaron Swartz bunun saçmalık olduğu fikrindeydi. İnsanların kendilerine ait mahkeme verilerine para vermelerinin soygun olduğunu söylüyordu. Bu yüzden PACER veritabanını hackledi. 760 GB boyutunda belgeyi ve 2.700.000 mahkeme kaydını halka açık sitelerde paylaşmaya başladı.
Aaron Swartz’ın bu hamlesi hükümeti sinirlendirdi. Hükümetin otoritesini halkın gözünde sarsan bu hamle, PACER veritabanından elde edilen geliri de kısmış oldu. Ancak, hükümetin asıl ilgilendiği konu mahkeme dokümanlarının çalınması değildi.
Bu belgelerin arasında mahkemelerin yaptığı usulsüzlükleri de açığa çıkaran belgeler vardı. Bu yüzden de başı hükümetle belaya giren Aaron Swartz, devletin yaptığı işlerle daha fazla ilgilenmeye başladı.
Aaron Swartz sadece PACER’la kalmadı. İnternette yaklaşık 40 dolar gibi bir fiyata ulaşılabilen akademik makalelere, sadece öğrenciler ücretsiz bir şekilde erişim sağlıyordu. Bunun doğru olmadığını düşünen Swartz, makale yayıncısı JSTOR’a, MIT’nin (Massachusetts Institute of Tecnology) veritabanından ulaşarak akademik makaleleri indirmeye başladı.
MIT buna engel olmaya çalıştı, ancak Aaron MIT’nin sunucularına sızarak bunu engellemeyi başardı. Yaklaşık 4 milyon makaleyi kendi bilgisayarına indirmişti. Fakat, bunları halkla paylaşamadan davalık oldu.
MIT ve JSTOR, Aaron Swartz’a dava açtı. Bu davada kendisinin sorumlu olmadığı siber saldırılar ve internet hırsızlıkları da Aaron Swartz’ın üstüne atıldı. Tüm bu suçlardan yargılanan Aaron Swartz, hükümetin bir yasası için de imza kampanyası başlatmıştı. SOPA yasasının kabul edilmesi halinde, hükümet istediği zaman istediği siteye erişim engeli koyabilecekti.
İmza kampanyası başarılı olan Swartz, bu yasayı engellemeyi başardı. Ancak bu, hükümetin kendisine karşı daha fazla cephe almasına sebep oldu.
JSTOR, akademik makalelerden dolayı açtığı davadan vazgeçmiş, davayı geri çekmişti. Ancak Aaron’a karşı sert bir cephe alan hükümet, bu davanın geri çekilmesine rağmen Swartz’ın peşini bırakmadı. Sonuç olarak, Aaron Swartz’ı 35 yıl hapis cezasına ve 1 milyon dolar para cezasına çarptırdı.
Halkın bilgiye erişimini kolaylaştırmaya ve internet özgürlüğüne hayatını adayan Aaron Swartz ülkede resmen terörist ilan edildi. Mahkeme Aaron Swartz’ı siber terörist olarak yargıladı.
Mahkeme sonucunda bütün bu haksız yaftalamalara ve işlemediği suçlardan yargılanmasına dayanamayan Aaron Swartz, 11 Ocak 2013’te intihar etti. İntihar ettiğinde 26 yaşındaydı.